Osteoartrit nedir?
Eklemleri koruyan kıkırdak tabakada harabiyet başladığında osteoartrit hastalığının başlamış olduğu kabul edilir. Osteoartrit’te görülen inflamasyon kendi dokularına saldırma şeklinde ortaya çıkan romatoid artrit’ten tamamen farklıdır. Eklemde yıpranma ve şekil bozukluğu her zaman artrit türü romatizalardan daha hafif seyreder. Ne yazık ki hasarlı kıkırdak çoğu kez tekrar normal haline gelemez. En çok vücutta ağırlık taşıyan eklemlerde (diz, kalça, sırt, ayak) olmakla beraber diğer eklemlerde de artoza rastlanabilir. Osteoartritlerin en sık görüldüğü yerler vücutta yük taşıyan bölgelerdir. Diz, kalça, omurga buna verilecek en iyi örneklerdir.
Osteoartrit belirtileri nelerdir?
Osteoartriti olan kişiler aşağıdaki belirtilerle karşılaşabilir.
• Ağrı ( ilk harekete geçerken daha barizdir) Bununla beraber eklem çok yorulunca da ağrı olabilir.
• Eklem hareketlerinde özellikle sabahları yaklaşık 30 dakika ya da daha az süren sertlikler olur. Bu sabah tutukluğunun süresi 1 saatten fazla olursa romatoid artrit ve benzeri sendromların araştırılması gerekir.
• Bazı eklem fonksiyonlarında aksama olması (bunlar, çömelememe, merdivende zorlanma, kavanoz açamama ile başlarken şikayetler, giderek günlük yaşamı daha da kısıtlar hale getirir)
• Eklemlerde şekil bozuklukları (şişlik, kemikte kistik yapılar ve büyümeler) olur. Sinovyal membran ortaya çıkan kıkırdak erozyonuna karşı tepki geliştirebilir. O zaman eklem içinde bazen aşırı derecelere kadar çıkabilen eklemde sıvı birikmeleri söz konusu olur. Kemikdeki büyümeler başlangıçta geriye dönebilir durumdayken zamanla kemikte çıkıntılar oluşmaya başladığında artık geriye dönemez ve aksine sorun giderek artar. Bu çıkıntılar bazen dev mahmuzlar haline dahi döner.
• Osteoartritler bazen belirgin inflamasyon (kırmızılık, sıcaklık, şişlik ve ağrılı olabilir )Böyle durumlarda romatoid artrit ile ayırıcı tanının yapılması gerekir.
• Ağrılar çeşitli durumlarda artabilir( sabahları, gece yarısı, stres, hava değişimi, yorgunluk vb)
• Ağrı, asıl bölgesinden daha uzaklara yayılabilir. Bir kalça ağrısı bacağa, boyun ağrısı kola yayılabilir.
Kıkırdağın harabiyeti arttıkça ağrının şiddeti artar ve eklemin fonksiyon kapasitesi de giderek kısıtlanır. Eskiden 1 saat yürüyebilen hasta artık 100 metreden sonra yürüyemez ve bir kaldırımı dahi aşması imkansız hale gelebilir.
Nedenleri
Yıllardır yapılan araştırmalara rağmen, hiç kimse osteoartritin nedenleri tam olarak ortaya konmuş değildir. Muhtemelen birçok faktör bu süreci etkiler. Kalıtsal; Birçok kişi anne ve babasında olduğu gibi neredeyse aynı eklemlerinde ileride benzer sorunlarla karşılaşabilir. Örneğin el eklemlerinde görülen “Heberdan Nodozitesi” kalıtsal geçiş konusunda oldukça dikkat çekicidir. Bilim adamları bu ha ve benzer bazı yıpranma hastalarında kollajen üretimi için sorumlu olan gende kalıtsal olarak geçen bir anormallik keşfettiler. Bu kusur kıkırdakta erken bozulmaya neden olabilir Çalışmalar konunun gizemini çözmek amacıyla halen devam etmektedir.
Yaşlanma süreci; Artrozun en sık raslanılan nedeni yaşlılık olarak bilinir. Burada yaşın 50’yi aşmasıyla yükselen osteoartrit grafiği, 70 yaşından sonra neredeyse pik yapar. Risk grubundaki meslekler; Hemen her eklemde yaşlanma ile birlikte sorunlar başlasa da bazı aşınmayı kolaylaştırıcı mesleğe sahip olanlar bu sorunla daha erken yüzleşmek zorunda kalırlar. Sporcular (güreşçi, boks, kayak ve futbol), işçiler, masa başı mahkümları başlıca örnekler olarak gösterilebilir.
Geçirilmiş travmalar; Bu durum çoğu zaman yaşlılık sonucu olurken bazen de bir infeksiyon ya da bir travmayı takiben ortaya çıkar. Daha önce geçirilmiş fakat unutulmuş olan düşme, çarpmalar bu nedenlerin sır gibi saklanmasına yol açar.
Hareketsiz Yaşam; fiziksel hareketsizlik eklemler için zararlı olabilir. Egzersiz eksikliği, zayıflamış kaslar, gerginleşmiş eklem bağlarının artoza davet çıkarması işten bile değildir.
Fazla vücut ağırlığı; eklemler doğal olarak aşırı kilolar altında zorlanırlar. Bu şartlarda yapılacak aşırı yüklenmeler ve yanlışlıkla yapılan ters hareketler eklem ve çevre yapılarının çok erkenden bozulmasına neden olabilir. Bu sorunlar özellikle vücudun ağırlığını taşıyan diz ve kalça gibi eklemlerde belirgindir. Öte yandan yaşlanmayla paralel metabolizmanın yavaşlaması sonucu kiloların tüm bireylerde artma eğilimi olması bu sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Araştırmalar, fazla kilolu insanların yaşlandıkça ağırlık taşıyan kalça ve diz gibi eklemlerinde osteoartrit gelişme olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir.
4) Osteoartrit teşhisi nasıl konulur?
Yaşlı insanlarda ağrı ve diğer belirtiler o kadar yaygındır ki neredeyse herkes sorunların bir kireçlenmeden (Osteoartrit) kaynaklandığını söyleyecektir. Ancak, tanıya varmak için hemen her yaşta bazı basamakların çıkılması şarttır. X-ışınları omurga veya parmaklarda osteoartrite bağlı şekil bozukluklarını kolayca ortaya koymaktadır. Ama bunun öncesinde ayrıntılı bir anamnez alınması ve muayene bu işin olmazsa olmazıdır.
MUAYENE
Eğer eklemde şiddetli ağrı, çok ileri deformasyon ve şişlik varsa, romatoid artrit ve benzeri sendromlar daha çok akla gelir. Ama doktorun her hastasına geçmişte geçirdiği herhangi bir hastalık, infeksiyon ya da travma olup olmadığını sorması şarttır.
HASTANIN SORGULANMASI; Bu amaçla, ağrının yeri, yayılması, nelerle artıp eksildiği, nerelere yayıldığı vs. mutlaka ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.
İNSPEKSİYON; Muayene sırasında ikinci aşama inspeksiyon’dur. Bu bilgi ve gözleme bağlı işlem sırasında doktor şişme, deformite, kızarıklık, ısı, hassasiyet ve döküntüleri tek tek görmeli ve sonuçları kaydetmelidir.
KAS GÜCÜ TESTLERİ; Eklemleri çevreleyen kaslarda olabilecek zayıflıklar kas gücü testleri yardımıyla araştırmalıdır. Sorun olduğundan şüphelenilen kaslara yapılacak test sonucu 0-5 arasındaki değerler kayıt altına alınır.
EKLEM ÇEVRELERİ VE HAREKET AÇIKLIĞI ÖLÇÜMÜ; Eklem çevresi mezüre ile, parmak çevresi ölçümü özel bir apareyle eklem hareket kapasiteleri de goniometre ile ölçülmeli ve sonuçlar dikkatle kaydedilmelidir. Zira kontrollerde hastalığın gelişimi böylece kolayca izlenebilecektir.
GYA’LARIN VAS İLE DEĞERLENDİRİLMESİ; Hastanın günlük yaşam aktiviteleri (GYA) karşısında kabiliyeti sorgulanmalıdır. Hatta yaşam kalitesi (YKÖ) de sorgulanmalıdır. Bunun için çeşitli ölçekler geliştirilmişse de en basiti 0’dan 10’a kadar memnuniyeti gösteren visuel anolog skalayla hem ağrı derecesini hem de yaşam kalitesini kayıt altına almak mümkün olabilecektir.
NÖROLOJİK MUAYENE; Tüm hastalarda his ve refleks muayenesi yapılmalı ve motor kusur olup olmadığı her zaman bakılmalıdır.
Eklemlerinde sorun olduğundan şüphelenilen hastada TANI konulurken önce ayrıntılı bir sorgulama yapılır. Bunu takiben muayeneye geçilir. İnspeksiyonu, eklem muayenesi izler. Nörolojik muayeneyi de tamamladıktan sonra eklemler hakkaında daha ayrıntılı bilgi edinmek için eklem içerisinden sıvı alınması ya da eklemlerin görüntülenmesi gibi işlemlere başvurulur.
GÖRÜNTÜLEME
Eklemlerdeki osteoartrti tanısı için yapılacak görüntülemede genellikle, X-ışınları kulanılmalıdır. CT, MRI daha az sıklıka başvurulan yöntemlerdir. Zira çok kez artrit tanısı için x-ray yöntemleri yeterli sonuç verebilir. Grafilerde rastlanan bulgular çok anlamlıdır.
-Eklem aralığının daralması; Bu durum kıkırdak kaybından kaynaklanır. Örneğin diz ekleminde medyal bölgede eklem mesafesi birbirine yaklaşmış olabilir. Burada ilk aşama kıkırdak kaybı olup bunun ilerlemesi sonucunda alt tabakada olan subkondral kemik açığa çıkabilir. Bu devredeki görünüm grafilerde görülmez. Sadece makroskopik olarak izlenebilen bu döneme fildişi şeklinde olduğu için “eburnasyon” adı verilir.
- Marginal skleroz; Eklemin temas yüzeylerinde eklemi koruma refleksinden kaynaklanan osteosit yoğunluğu artar. Bu nedenle grafilerde bu alanlar daha yoğun gözükür.
- Osteofitoz; Bu eklemin tutunma alanını arttırmak için ortaya çıkan anlamsız bir çözümdür. Kısaca bu da eklemi korumak için ortaya çıkan doğal bir gelişmedir.
- Subkondral Kemik Kistleri; Bunlar eklemlerde kıkırdak aşınması bölgesinin kemiğe doğru inen tabakasında içi eklem sıvısıyla irtibatta olan ve kemikte lokal zayıflığa yol açan kistler gelişebilir.
- Yerel Osteoporoz; Kemiklerde lokal kalsiyum kaybı olabilir.
- Deformiteler; Eklemde belli bölgelerde şekil bozukluğuna paralel olarak büyümeler olur. Eklemdeki kemikler arasıbünda olan doğal açı bozulur. Dışa veya içe doğru olan açı artar. (Dizde genu varum deformitesi gibi)
LABORATUVAR TESTLERI
Eklem şişliği hakkında kafaya takılan sorular varsa hekim eklem içindeki sıvıyı almak ve incelemek için ponksiyon yapmalıdır. Sıvının akışkanlığı (viskozite) ve bileşimi test edilir. Şüphe varsa içinde kan ya da infeksiyon olup olmadığının ortaya konması gerekir. Kristal artropatilerde özellkle gut artritlerinin dışlanması için mono-urat kristallerinin aranması gündeme gelebilir.
Eklem sıvısı her zaman rutin yapılan bir inceleme yöntemi değildir. Fakat artrit ile artroz arasındaki ayırıcı tanıda kanda bazı testler bize önemli ipuçları verebilir. Sedimentasyon, CRP, ANA, RF, ürik asit gibi analizler artrozlarla artritler arasındaki ayırıcı tanıda bize önemli ipuçları verebilir.
5: Tedavi
Temel amaçlar; Osteoartrit tedavisinde temel amaçlar şöyle olmalıdır. Ağrıları azaltmak, eklem hareketlerini ve kısıtlanmış olan fonksiyonları yeniden kazanmak herşeyden önemlisi hastalığın gidişini durdurmak ya da yavaşlatmak için gereken her türlü çözümlerin üretilmesidir.
Başlıca tedaviler şunlardır:
a) Belli dönemlerde istirahat ve hareket kısıtlanması
b) Fizik Tedavi Yöntemleri (Isı ya da soğuk tedavileri- elektroterapiler)
c) Ağrı kesici ilaçlar( lokal-oral-rektal-IM/IV/IA)
d) Kaplıcalar ve su içi tedaviler
e) Çeşitli yardımcı cihazlar ( dizlik, bandaj, eklem düzeltici, ayakkabı desteği, korse, baston vb)
f) Stres kontrolü, hastaları bilgilendirme toplantıları
g) Cerrahi yöntemler (artroskopi, artrotomi, artroplasti, artrodez, tenotomi, Release op vb)
a) İstirahat ve hareketin kısıtlanması
Osteoartritlerde bazı durumlarda hastanın tüm işlerini bir kenara bırakması ve bir süre istirahat etmesi gerekebilir. Ağrının arttığı, eklemlerin şiştiği bu ara dönemlerde istirahat en iyi çözümdür. Bazen ağrılı bir omuzun ya da şişmiş bir dizin hareketlerini bir atel ya da benzeri bir araçla tamamen kısıtlamak da iyileşme sürecini hızlandırır. Bunların süresi hastanın yapılan uygulamalara verdiği cevaba göre uzatılabilir ya da sona erdirilir.
b) Fizik Tedavi Uygulamaları
a) SICAK- SOĞUK UYGULAMALAR
Sıcak ve soğuk binlerce yıldır osteoartrit tedavisinde kullanılmıştır. Ağrı, sertlik ve şişmenin arttığı dönemlerde başvurulan buı yöntemlerden beklenen sonuçların geçici olduğu unutulmamalıdır.
SICAK UYGULAMALAR; Genellikle egzersiz ya da diğer fizik tedavi işlemlerine başlamadan önce kasları gevşetmek için kullanılır. Isıtma ya sıcak paketler ya da infraruj ışınları ile sağlanır. Bazı insanlar sıcak havlu şeklinde "nemli ısı" ya da sıcak bir banyo tercih ederler. Ellerdeki ağrılı durumlar sıcak parafin içine daldırılarak tedavi edilebilir.
SOĞUK UYGULAMALAR; Enflame dokular üzerine yerel olarak soğuk buz veya soğuk paketler kullanılabilinir. Cilt üzerine direkt olarak kesinlikle soğuk uygulama yapılmamalıdır. Araya havlu veya bir bez koymak uygun olur. Ayrıca modern bir soğuk uygulama yöntemi olarak kriyoterapi olumlu çözümler sağlar.
Soğuk uygulama süresi çok uzun olmamalıdır. Zira tıpkı sıcakta olduğu gibi ciltte yanıklar olabilir. Daha ciddi ve kalıcı durumlarda etkenliği daha fazla olan fakat daha az hissedilen ve ciltte tahriş yapmayan kriyoterapi yöntemleri tercih edilebilir.
Osteoartrit tedavisinde başta elektroterapi olmak üzere oldukça değişik yöntemler uygulanmaktadır. Ultrason, radar ya da kısa dalga tedavileri aslında sıcak tedavi yöntemleridir. İlki ses dalgalarının diğerleri de elektromagnetik titreşimlerle ortaya çıkar. TENS, Diyadinami, interferens ve diğer akım çeşitleri osteoartrit vakalarında sıklıkla ortaya çıkan ağrılı durumlarda yüz ağartıcı yöntemledir. Deriye bağlanan elektrodların altında ortaya çıkan karıncalanma hissi, yerini hızla ağrısız bir duruma terfi ettrir. Neredeyse bu yöntemlerin hiç yan etkisi yoktur.
Osteoartrit vakalarında başta, Transkutanöz Elektriksel Nerve Stimülasyonu (TENS) gibi elektroterapi uygulamaları sırasında ortaya çıkan düşük yoğunluklu elektrik sinyalleri ağrıyı ortadan kaldırır ve kısıtlanmış eklem hareketlerinin yeniden başlamasını sağlar.
Bunun dışında bazı nadir durumlarda magnetik alan gibi uygulamalara da başvurulur. Fizik tedavide; hedef sadece ağrıyı gidermek değildir. Zira eklem içindeki dokuların kendilerini yenilemesine olanak verecek rejenerasyon çalışmalarını destekler. Dokuda biriken metabolitlerin ortamdan uzaklaştırılmasını sağlar ve çevre dokuların gerginliğini azaltır. Artan elastikiyet daha önce zorlukla yapılan hareketlerin daha rahat ve ağrısı olarak yapılmasına olanak tanır.
b) Osteoartritlerde İlaç Tedavisi: Osteoartritlerde akut ya da kronik ağrılar olabilir. Bu ağrıyı kontrol etmek için çeşitli ilaçlar kullanılır. Çok şiddetli ağrılarda 1 haftadan uzun sürdürmemek kaydıyla narkotik analjezikler dahi kullanılabilir. Daha yaygın kullanılan ilaçlar non-steroid antienflamatuvar (NSAI) ilaçlardır. Bu ilaçların dozu, kullanım süresi, olası yan etkileri, birlikte kullanıldığı ilaçlarla etkileşimleri gözden uzak tutulmamalıdır. Başlıca yan etki gastro-intestinal sistemde görülür. Bu nedenle tıpkı kortizon için söylendiği gibi NSAİ’ler “iki ucu keskin kılıç" olarak kabul edilmelidir. Zira bir yandan hastalığı tedavi ederken diğere yandan da hastayı öldürebilecek düzeyde ciddi yan tesirler ortaya çıkarabilir. Ayrıca, böbrek hasarına, tansiyon yükselmesine, trombositleri azaltarak kanama riskini arttıracağı da hesaba katılmalıdır.
NSAİ’ların Gİ yan etkilerini azaltmak için antasidler, “Proton pompa inhibitörleri“ gibi bazı destek ilaçlar beraberinde verilebilir.
Bunun dışında kas gevşeticiler, vitaminler, dışarıdan sürülen merhemler, eklem kıkırdağının yeniden yapımını destekleyen glukozaminler ve eklem sıvısının kayganlığını arttırarak artozdaki sürtünme katsayısını azaltan intraartiküler hyaluronik asit enjeksiyonları da osteoartrit vakalarında başarıyla uygulanmaktadır.
c) Kaplıcalar ve su içi tedaviler: Eklemleri üzerinde daha az stresli olan egzersizler “Su içi egzersizler” dir. Özellikle büyük eklemlerde (kalça, diz) osteoartriti olan hastalar için tavsiye edilir. Suyun kaldırma kuvveti nedeniyle suyun dışında yapılamayan bir dizi hareketin su içinde daha kolay yapılması oldukça dikkat çekicidir. Su içinde girdap uygulamaları, basınçlı duşlar tedavide etkinliği artıran diğer uygulamaadır. Kaplıcalar; içerdiği mineral bileşimi, radyoaktivitesi ve sıcaklığı nedeniyle su içi uygulamalarda en yüksek terapötik düzeye çıkılmasını sağlayan bir tedavi yöntemidir. Ülkemiz kaplıcalar açısından çok zengin bir ülke olduğunu bilmem hatırlatmakta yarar var mı?
d) Çeşitli yardımcı cihazlar
Osteoartrit hastaları çok kez hareket kapasiteleri kısıtlanmış kişilerdir. Bu nedenle ellerinde taşıyacakları en azından bir baston ya da koltuk değneği hatta yürüteç bile günlük yaşamlarını kolaylaştırıcı çözümler olarak önerilmelidir. Bunun dışında dizlik, genu varum deformitesini önleyecek diz ya da ayakkabı üzerinde düzeltici cihazlar, çeşitli ateller ve korseler çok sayıda hastanın hayata daha sıkı sarılmasında vesile olmuşlardır. Burada amaç konservatif yöntemlerle hastalığı kontrol altında tutmaktır. Ya da hiçbir zaman cerrahi yöntemleri uygulayamayacağımız hastaların yaşamını daha da kolaylaştıracak pratik kolaylıklar sunmaktır. Parmaklarında sorun olan hastaların kullanabileceği alışveriş çantaları, boyun ağrılarını önleyen özel okuma apareyleri, yazı yazarken ekstra kalın kalem kullanılması, ev ve bahçe işlerinde uzun saplı araçların kullanılması, özel oturma sandalyeleri kullanılması Osteoartrit rehabilitasyonunda kullanılan yöntemlerdir. Yürüme sırasında özel yürüme ayakkabıları, mutfak ve banyoda kullanılacak ekipmanlar (örneğin yükseltilmiş klozet, tutamaklar, raflar, özel çatal, açacak, tabak vb) bunlar için verilecek diğer örneklerdir.
e) Hastaları bilgilendirme toplantıları: Duygusal stres, bazen osteoartritlerde belirtilerin kötüleşmesine neden olur. Günlük yaşamın dayattığı çeşitli zorluklar vardır. Bunlar ailevi sorunlar olabildiği gibi parasal sorunlar, trafik sıkışıklığı, alışveriş zorlukları ya da gelecek kaygıları olabilir. Ağrı eşiğini düşüren bu gibi durumlarda basit sakinleştiricilerden psikolog ya da psikiyatrist yardımına kadar çeşitli önlemlere başvurulmalıdır. Stres yönetiminde kanıtlanmış bazı teknikler de önerilebilir. Gevşeme ve doğru nefes teknikleri, Biofeedback, hastalıkla başa çıkma eğitimleri zaman zaman başvurulacak yöntemlerdir. Bazen aynı sorunları taşıyan kişileri br araya getirerek yapılan eğitimler çok olumlu sonuçlar verir. Grup terapi niteliği taşıyan bu toplantılarda diğer kişilerin hastalıkları için buldukları pratik çözümler ve sorunlara karşı çıkışları diğer izleyenler tarafında benimsenerek hayata daha pozitif bakılması sağlanabilmektedir. “Hasta Okulları” olarak da isimlendirilen bu toplantılarda hastalık için neler yapılması gerektiği ve ilerlemesi durumunda nasıl önlemler alınacağı, tedavi yöntemleri hakkında genel bilgiler yeni geliştirilen tedavi çözümleri detaylı olarak anlatılır.
f) Osteaoartrit ile yaşamak
KİLO KONTROLÜ; osteoartrit mücadelesinde başarılı olmak için kilo kontrolü çok önemlidir. Araştırmalar göre; aşırı kilolu olmak, osteoartrit için bir risk faktörüdür. Kilo kaybı sağlamak için, daha fazla fiziksel aktivite yapılması ve beraberinde sıkı bir rejim yapılması gerekmektedir.
DÜZENLİ EGZERSİZ; Verimli bir egzersiz yaptık diyebilmek için en az hergün 30 dakika buna zaman ayırmak zorundayız. Osteoartrit’li bireylerin yaşam alışkanlıklarını değiştirmeli ve yaşantılarına artık egzersiz koymaları gerekmektedir. Burada önce ısınma ve gevşeme, egzersizleri yapılırken daha sonra güçlendirme ve germe egzersizleri yapılmalıdır. Egzersiz hem ağrı giderici hem de eklem hareketini artırıcıdır. Eklem çevresindeki kasları güçlendirerek eklemi koruma gibi bir amacı daha vardır. Germe egzersizleri sırasında eklem hareket açıklığı (ROM) egzersizleri de yapılır. Bu eklem esnekliğini korur ve kısıtlanmış hareket kapasitesini artırmaya yardımcı olur. Kasların boyunu değiştirmeden bir süre için dirence karşı hareket ettirecek şekilde gerilme yaptıran egzersizler izometrik egzersizler olarak bilinirler. Ağırlık taşıyan eklemlerin osteoartrit olan insanlar bu tür koşu ve tenis gibi aktiviteler kaçınmalısınız. Bu spor ayakları üzerinde çok fazla yük koymak veya keskin dönüşler ve büküm hareketleri gerektirir. Ayrıca, egzersiz bisikletleri romatizmalı diz kişiler tarafından dikkatli kullanılmalıdır.
g) Cerrahi Yöntemler: Eklem ameliyatılarındaki başarılı sonuçlara rağmen operatif girişimler osteoartritlerde her zaman son çare olmalıdır. Konservatif tedavi yöntemleri ile düzelmeyen şiddetli ağrıları, eklem instabilitesi olan ve hareket kabiliyetini büyük ölçüde yitirmiş kişiler ameliyat adayıdırlar. Günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmede çok ciddi derecede zorlanan hastalarda yaşı ne olursa olsun çözüm olarak ameliyat düşünülmelid ARTROSKOPİ; İlerlemiş osteoartrit vakalarında ilk yaklaşım en az invazif olan artroskopik yöntemlerdir. Burada eklem içine dışarıdan girilerek hem sorun daha iyi gözlemlenir hem de bazen daha uzun süreli olabilen tedaviye yönelik çözümler üretilebilir.
ARTRODEZ; Ağrının şiddetli olduğu ve daha girişimsel olan ameliyatların uygulanmasında zorluk olan hastalarda artrodez olarak da isimlendirilen eklemi dondurma ya da füzyon operasyonları yapılabilir. Hareket eksikliği bu operasyonun en ciddi dezavantajdır. Bazen diğer bir eklemdeki hareket mevcut sorunu telafi edebilir. En yaygın uygulandığı eklemler ayak ya da el parmak gibi küçük eklemlerdir.
OSTEOTOMİ; Bazı eklemlerin kıkırdak kaybını durudurmak ya da daha doğru bir statik ile konumlandırmak için bazı kemikler kesilir ve onlara yeni pozisyonlar verilir. Osteotomi ağrılarda rahatlama sağlayabilir ve eklem hareket kapasitesini de sınırlamaz. Mevcut eklem hasarını önlemek ve ileride olması şart olan protez operasyonunu ötelemek için tercih edilebilir.
ARTROPLASTİ; Artık kullanılamayacak kadar bozulmuş bir eklem tümüyle çıkarılır ve yerine yapay eklem konulur. Vitalyum veya titanyum alaşımlı ve yüksek yoğunluklu polietilen parçalardan imal edilmiş yüksek teknolojili protezler kullanılarak yapılan ameliyatlarda çok ciddi başarılı sonuçlar alınmaktadır. 3 ya da 4. gün hasta üzerine basarak taburcu olmakta ve ameliyat öncesi şiddetli olan ağrılar geçmekte ve kaybedilen fonksiyonlar büyük oranda yeniden kazanılmaktadır.