Sağlıklı yaşam için beslenme kuralları Vücudumuzun yaşlanan hücrelerini, serbest radikallerin yıkımlarından korumak için her gün taze sebze ve meyve yemeliyiz.
Olabildiğince, konserve besinler yerine taze olanları tercih etmeliyiz. Sebzeleri mümkün olduğu ölçüde çiğ ve az pişmiş olarak tüketilmelidir. Çiğ ve taze olanların antioksidan düzeyi en yüksektir, pişme ile bir kısmı yok olur. Sebzeleri çok pişirmek antioksidanlarını yok eder.
Yaptığımız alışverişlerde neyin yararlı neyin zararlı olduğunu bilen bilinçli bir tüketici olmalıyız. Alacağımız besinlerin içeriklerini iyice incelemeliyiz. Beslenmede başarılı olmak için bazı zararlı alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz. Bunlarla ilgili bazı önerileri şöyle sıralayabiliriz. Gerektiğinde alıştığınız yiyeceklerin yerine başka yiyecekleri koymayı deneyin. Beyaz pilav yerine esmer pilav veya bulgur pilavı yapın. Zira beyaz pirincin posasının çıkartılmış olmasına karşın esmer pirinç ve bulgur liften zengindir.
Hidrojene edilmiş yağları (margarinleri) içeren her türlü gıda maddelerinden kaçınmalıyız. Özellikle, yüksek derecelerde eriyen hidrojene yağlar en tehlikelisidir. Bunlar kızartılmış cipste, çikolatada, bazı çerezlerde ve hamburgerlerde yüksek oranda vardır. Her gün buna benzer gıdalar tüketen gençlerin geleceklerinin hiç parlak olmayacağı ortadadır. Katı hayvansal yağlar yerine sıvı yağları tercih etmeliyiz. Zeytinyağı, soya ve mısırözü yağını daha fazla tüketmeliyiz.
BESLENME TERCİHLERİ
Yemeklere ve özellikle çorbalara ya hiç ya da çok az yağ koymalıyız. Eğer yaptığımız çorba yağlı ise veya et suyu kullanılarak yapılmış ise buzdolabında soğutun. O zaman donan yağı üste çıkar, bunu hemen alıp atın. Yediklerinizin için de görünmeyen gizli yağlar olduğunu unutmayın. Mesela çocukların tutku ile yedikleri bir hamburgerin içinde bol miktarda hidrojene yağ vardır.
Ayrıca, kuru fasulye, nohut, bakla, bezelye, mercimek, yeşil fasulye, soya ve yulafta bol miktarda bulunan saponinler, antioksidan etkiye sahiptirler. Böylece , hücrelerimizdeki DNA çekirdeğindeki bozulmaları önleyerek antikanserojen etki gösterirler.
Kırmızı et yerine balık ve tavuk gibi etleri tercih edin. Haftada en az birkaç kez balık yenilmelidir. Etlerin yağını, tavuğun derisini pişirmeden önce çıkartılmalıdır. Yağlı sütler yerine, yağsız süt içmeyi denemeliyiz. Bir süre sonra yağlı sütü yadırgayabiliriz. Şeker kullanımını önce yarıya, sonraları dörtte bire indirilmeli mümkünse kahverenkli şekerleri kullanmayı denemeliyiz. Bazı yumurta yemeklerindeki yumurta adedi düşürülmeli ve sarıları yerine akları tercih edilmelidir.
BESLENME KURALLARI
Gün içinde yaşadığımız yoğun stres nedeniyle kendimizi “akşamları bilinçsizce yemek yeme sendromu” na sokmamalıyız. Televizyon seyrederken veya yatağa uzanmış yatarken hiçbir şey yenmemelidir. Besinleri masaya oturmadan yememeyi adet haline getirin. Bir yandan yemek yerken diğer yandan telefonla konuşmayın, gazete, kitap okumayın. Her zaman yemeklerinizi ayaküstü atıştırmayıp bunu bir ziyafete gitmiş gibi kabul edin.
Lokmalarınızı iyice çiğneyerek yavaş yemeye alışın. Her lokma arasında bile yaklaşık 15-20 saniye kadar zaman geçirmeye çalışın. Tabaktaki yemeğin renklerini görün, kokusunu duyun, her bir lokmanın tadını alarak yavaşça ve hissederek hatta keyif alarak yemek yiyin. Gittiğiniz lokantalardaki mönüyü inceleyip size uyan yemekleri ısmarlayın. Hiçbiri uygun değilse küçük değişiklerle yemeği istediğiniz şekle uydurmaya çalışın.Özel biri olduğunuzu önce siz kabul edin ve sonra onlara da gurme olduğunuz kabul ettirin. Onlardan yemeklerin hazırlanışı, tava, buğulama, ızgara gibi yapılış biçimi hakkında bilgi alın. Böylece sağlıklı bir gıda alıp almadığınızı daha iyi anlamış olacaksınız.