Bilindiği gibi kış geceleri uzun, gündüzleri ise kısadır. Bu sebeple gün ışığı ile karşı karşıya kalma şansı azalmıştır. O yüzden kemikler için elzem olan güneş ışınlarının cildimizde meydana getirdiği reaksiyon sonrası oluşan D vitamininden mahrum kalınır. Bundan dolayı kış aylarında ek D vitamini alınması gerekir. Bazı kış günlerinde dışarıda hava soğuk bile olsa güneş vardır ve yararlıdır. Fakat camın arkasından vuran güneş ile bu gereksinim karşılanamaz.
Güneşin camdan geçen ışığı ancak aydınlatıcı görünen ışıktır. Kemiklerimiz için gerekli olan ultraviyole ışınları bırakın camı ondan ince bir kumaştan bile geçemezler. Bu güneş bizi ısıtsa bile kemiklere yararlı olan D vitamini sentezi yaptıran özelliği yoktur.
Güneşin bulutların arasından çıkıp yüzünü gösterdiği her mevsim bize faydalı olabilir. Normalden fazla güneşle temas etmenin bırakın fazladan yararını zararı olacağı hatırdan çıkmamalıdır.
Fazla güneş ışığıyla temas etmek ,vücut için gerekli olan D vitamininin vücuda fazla girmesini sağlamaz. Güneşle karşılaşan cilt dokusu yaklaşık 20 dakika içerisinde kendisi için gerekli olan sentezi yapar. Yarım saati aşan güneş , deride bu reaksiyonu yapacak tabakayı o anda kullandığı için o gün içinde en az 6 saat süreyle işlem durur. O halde günde en fazla 2 defa ve güneşin eğik olduğu saatlerde en fazla yarım saat olmak üzere günde 1 saat güneşlenme tavsiye edilir. Aksi halde güneşin deride meydana getireceği tahribat giderek fazlalaşır. Özellikle yaşlı kişilerin cilt tabakalarında meydana gelen yıpranma reaksiyonları aşırı güneşle beraber kansere dönüşüm yapma şansı vardır.
Eski atasözü olan “Güneş giren eve doktor girmezmiş “ sözünün papucu halen dama atılmıyor. Fakat tamamen güneşli bir yaşam önerilmiyor. Zira bu atasözünün söylendiği 70-80 yıl öncesinin güneşi ve çevre koşulları ile günümüzün güneşi aynı değil elbette.